top of page

Birleşik Krallık Tarihi

​

 Tarih öncesi ve ilk çaÄŸ döneminde Avrupa’da yaÅŸayan ve günümüzde altı ulustan oluÅŸan bir halktır. Dört bin yıl kadar önce Keltler, ana vatanları olan Orta Avrupa’dan göç ederek özellikle Britanya Adaları’na, Ä°spanya’ya ve Galya’ya yerleÅŸtiler. Demir Çağında Britanya ve Ä°rlanda’nın sakinlerini Keltler oluÅŸturuyordu.Günümüzde bizler Keltler’i Avrupa’nın Atlas Okyanusu kıyıları halklarından biri olarak düÅŸünürüz ama Keltler bir zamanlar  Avrupa kıtasının en çok yerine dağılmış insanlarıydı. Tarihte ilk bilinen Keltler’e Ä°Ö 5. ve 6. yüzyılların Yunan tarihçilerinin yazılarında rastlıyoruz. Klasik çaÄŸdakiler için bu insanları birleÅŸtiren ÅŸey, ortak gelenek ve inanç ve hepsinin üstünde de ortak bir dildi. Çünkü bu insanlar ÅŸimdi büyük Hint-Avrupa diller ailesinin bir parçası olan ve ÅŸimdi Kelt Dilleri denilen bir dili konuÅŸuyorlardı. Bu dillerin çaÄŸdaÅŸ temsilcileri Galce, Brötonca, Ä°rlanda Dili ve Ä°skoç Galce’sidir, ancak eski ve hatta daha yakın tarihi zamanlarda baÅŸka Kelt dillerinin de konuÅŸulduÄŸu bilinmektedir. Britanya ve Ä°rlanda’da kendilerine Kelt adım veren eski insanlar yaÅŸamadığı gibi, kıta Keltler’inin adalara büyük çaplı göçleri de olmamıştır. Bu durumda Keltler’i, Britanya ve Ä°rlanda tarih öncesinden çıkarmak söz konusu olmuÅŸsa da, günümüz Keltler’i buna ÅŸiddetli bir tepki göstermiÅŸlerdir: Öyle ya, eÄŸer geldiÄŸinizi iddia ettiÄŸiniz tarihi topluluklar Kelt deÄŸillerse, Kelt olmak ne anlama gelmektedir? Bu konuda etnik temizlik suçlamaları bile yapılmıştır

 

 Ataları hakkında bu kadar bilgi yeter. Peki bu BirleÅŸik Krallık denen imparatorluk nasıl ortaya çıktı?

Anglosaksonlar 6 ve 7. yüzyıllarda birbirine rakip küçük krallıklar kurdular. 8. yüzyılda Roma Ä°mparatorluÄŸu ve Ä°rlanda’nın etkisiyle Hristiyanlığı kabul ettiler. 795’te baÅŸlayan Ä°skandinav istilası 11. yüzyılın başına kadar birkaç defa tekrarlandı. Danimarkalı Büyük Knud, Büyük Britanya adasını tamamen fethetti. Anglosakson hanedanından Edward (1042-1066) Ä°ngiltere’nin bağımsızlığını saÄŸladı. Onun ölümü üzerine tahta geçen Harold’u tanımayan Normandiya Dükü I.William , taht üzerinde hak iddia etti ve ülkeye beÅŸ yıl süren savaÅŸlar sonucunda egemen oldu. Normandiya kralları ve özellikle ilk Anjou’lu hükümdarlar Fransa’da geniÅŸ ve zengin topraklara sahiptiler. Ä°ngiltere Krallığı bir süre Avrupa’da Somme Vadisinden Pirene DaÄŸları’na kadar uzanan büyük bir mülkün uzantısı gibi yaÅŸadı. Norman iÅŸgalinin önemli bir sonucu, Anglosakson kültürüyle Fransa’dan gelen Norman kültürünün birbirine karışması oldu. Ä°ngiliz dili de bu kültür karışımından önemli ölçüde etkilendi. Avrupa ile iliÅŸkiler Ä°ngiltere Krallığı ile Fransa Krallığını uzun savaÅŸlara sürükledi. Bunların baÅŸlıcası 1337-1453 seneleri arasında süren Yüzyıl SavaÅŸlarıdır-Yüzyıl SavaÅŸları, Ä°ngiltere Kralı III. Edward’ın Fransa tahtında hak iddia etmesiyle 1337’de baÅŸlayan ve ancak 116 yıl sonra 1453’te sona eren savaÅŸlar dizisidir-Üçüncü Henry, Galler ülkesinde uç beyliklerinin geliÅŸmesini destekledi ve 1170 yılında Ä°rlanda’da “Pale” sömürgeleri kuruldu. Birinci Edward, Galler ülkesini fethetti. Etkisini Ä°skoçya’ya kabul ettirmeyi denedi. 1215’de Ä°ngiltere Kralı John’a karşı ayaklanan asiller bu krala zorla Magna Carta adlı bir belge imzalatıp ilk defa o zamana kadar ancak tanrıya karşı yetkileri olduÄŸu kabul edilen kralın halka karşı yetkileri de olduÄŸunu kabul ettirmiÅŸlerdir. Bu belgenin insan haklarıyla ilgili ilk yazılı antlaÅŸma olduÄŸu kabul edilir.1455-1487 döneminde York Hanedanı taraftarları ile Lancaster Hanedanı taraftarları arasında çıkan iki tarafın amblemi Yorkluların “beyaz gülü” ve Lancasterlıların “kırmızı gülü” dolayısıyla Güller Savaşı adını alan iç savaÅŸ Ä°ngiltere’yi çok etkilemiÅŸtir. Bu savaÅŸ sonunda Lancasterlılar galibiyet elde etmiÅŸ ve Tudor Hanedanı Ä°ngiltere Krallığı’nı eline geçirmiÅŸtir.Tudor Hanedanı Döneminde Ä°ngiltere Krallığı güçlenerek Ä°skoçya’yı geride bıraktı. Tudor Hanedanı’ndan VIIHenry ve VIIIHenry(1458-1541), parlamentoyu kullanarak ülkede düzen ve birliÄŸi saÄŸlamlaÅŸtırdılar, krallık otoritesinin halkın kabullenmesini saÄŸladılar. VIII. Henry kilisede de reform yaptı ve Ä°ngiliz deniz gücünü kurdu.

 

 I. Elizabeth  Anglikanizmi Ä°ngiltere’nin resmi dini olarak kabul edip Katolik direniÅŸini kırdı. I. Elizabeth 1588 yılında Avrupa’nın en güçlü donanması olan yenilmez Ä°spanyol Armada’sını bozguna uÄŸratarak Britanya Ä°mparatorluÄŸunun temellerini attı. Ä°rlanda’yı Ä°ngiltere topraklarına kattı. Saltanatı döneminde edebiyat ve sanatta önemli geliÅŸmeler yaÅŸandı. Ä°. Elizabeth’in uzun ve baÅŸarılı saltanatında Ä°skoçya’da Ä°ngiliz etkisinde farklılık görülmeye baÅŸlandı. Ä°ngiltere’deki “Tudor Hanedanı’yla, Ä°skoçya’daki “Stuart Hanedanı” arasındaki evlenmeler, iki geleneksel düÅŸmanı birbirine yaklaÅŸtırdı.17. yüzyılda giderek güçlenen Ä°ngiltere Krallığı 1607de kurulan Jamestown kolonisi ile baÅŸlayarak Kuzey Amerika’da koloniler kurdu. Birçok Ä°ngiliz ya yeni bir hayat yaÅŸamak üzere ya da “Resmi Senetli Hizmetkar” olarak Kuzey Amerika’ya yerleÅŸtiler.

1603’de Ä°skoçya Kralı VI James, I. James adı ile Ä°ngiltere kralı oldu ve Ä°ngiltere Krallığı için “Stuart Hanedanı’nı baÅŸlattı. 1603’den 1707’ye kadar hem Ä°skoçya Kralı ve hem de Ä°ngiltere Kralı olan aynı kiÅŸi, uluslararası hukuka göre iki ayrı devleti idareye baÅŸladı.

I. James’in oÄŸlu olan I. Charles döneminde krallığın mali masraflarını karşılama yüzünden 1642-1651’de parlamento ile krallık taraftarları arasında Ä°ngiliz Ä°ç Savaşı adı verilen bir savaÅŸ ortaya çıktı. Parlemento güçleri bir seri savaÅŸtan sonra Krallık taraftarlarına hakim geldi. Önce parlamento idaresinde (1649–1653) bir devlet kuruldu. Ocak 1649’da eski kral I. Charles Londra’da idam edildi ve Ä°ngiltere bir cumhuriyet haline geçti. Sonra da Oliver Cromwell iktidarında (1653–1659) kısa süren “Commonwealth” adı verilen bir cumhuriyet kuruldu.

Cromwell’in ölümünün ardından parlamento iç karışıklıkları önlemek için 1658’de sürgündeki kral II. Charles’i krallığı yeniden kurmak üzere Ä°ngiltere’ye davet etti. 1658’den 1685’e kadar Stuart Hanedanı hük(ü)met dönemine “Restorasyon Dönemi” denilmektedir.

 

 Stuart hanedanından II. Charles’in kardeÅŸi olan ve onun yerine 1685’de Ä°ngiltere Kralı olan II. James’in katoliklere karşı yakın tutumu dolayısıyla kızı II. Mary ve onun kocası Hollanda Cumhuriyeti Hükümdarı olan III. William “MuhteÅŸem Devrim” adı verilen bir devrimle Ä°ngiltere Krallığı’nı ellerine geçirdiler.

III. William’ın krallık döneminden sonra 1702’de kızı Anne  hem Ä°ngiltere Kraliçesi hem de Ä°skoçya Kraliçesi olarak tahta geçti. Ayrıca Ä°rlanda Kraliçesi unvanın da taşımaktaydı. 1707 yılında Ä°ngiltere Krallığı ve Ä°skoçya Krallığı parlamentoları “1707 Birlik Kanunları” adlı kanunlar kabul edip iki krallığı birleÅŸtirdiler. Bu yıla kadar ayrı ayrı Ä°ngiltere Krarliçesi ve Ä°skoçya’ya kraliçesi olan Kraliçe Anne yeni kurulan Büyük Britanya devleti kraliçesi oldu. Hukuken Kraliçe Anne ayrı olarak “Ä°rlanda Kraliçesi” unvanını taşımaktaydı. 1800’de çıkarılan “1800 Birlik Kanunu” ile “Büyük Britanya Krallığı” ile “Ä°rlanda Krallığı” birleÅŸtirilip “Büyük Britanya ve Ä°rlanda BirleÅŸik Krallığı” yani tek bir BirleÅŸik Krallık kurulması bu devlet hukuken ortaya çıkmış oldu. 1837- 1901 yılları arasında hüküm süren I. Victoria döneminde BirleÅŸik Krallık, “üzerinde güneÅŸ batmayan” Britanya Ä°mparatorluÄŸunu kurdu. 1921’ye gelindiÄŸinde bu imparatorluk Hindistan, Kuzey Amerika, Orta DoÄŸu, Avustralya ve Afrika dahil 36,6 milyon km²’lik  bir alanı kapsıyor, 458 milyon kiÅŸilik bir nüfusa hükmediyordu. Alan ve nüfus bakımından dünyanın dörtte biri Britanya’nın egemenliÄŸi altında yaşıyordu.20. yüzyıla girilmesiyle Britanya’da “muhteÅŸem yalnızlık” politikasını sürdürerek imparatorluÄŸun tamamının korunamayacağına dair korkular büyümeye baÅŸladı. Almanya askeri ve endüstriyel bir güç olarak giderek yükselmekte ve muhtemel bir savaÅŸta Britanya’nın en olası düÅŸmanı olarak görülmekteydi. Pasifik’te uzanan topraklara sahip olunmasını ve Britanya adalarının Alman Donanması’nın tehdidi altında bulunmasını göz önünde bulunduran Britanya, 1902 yılında Japonya ile bir ittifak kurdu. Bunu eski düÅŸmanları Fransa ve Rusya takip etti.Britanya’nın Almanya’yla bir savaÅŸa iliÅŸkin korkuları 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla gerçeÄŸe dönüÅŸtü. Britanya’nın Almanya ve müttefiklerine karşı savaÅŸ ilan etmesi, ölçülemeyecek deÄŸerde askeri, mali ve malzeme alanında destek saÄŸlayan koloni ve dominyonları da kapsamaktaydı. Dominyonların ordularında bulunan 2,5 milyon askerin savaÅŸa katılmasının yanı sıra kraliyet kolonilerinden de binlerce gönüllü savaÅŸta yer aldı. Almanya’nın Afrika’daki denizaşırı kolonilerinin çoÄŸu kısa süre içinde iÅŸgal edildi, Pasifik’teyse Avustralya ve Yeni Zelanda Alman Yeni Ginesi ve Samoa’yı iÅŸgal etti. Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’na karşı 1915 yılında Çanakkale Savaşı’nda Avustralya, Newfoundland ve Yeni Zelanda’dan gelen birliklerin katkıları bu bölgelerdeki ulusal bilinç üzerinde önemli bir etki yarattı ve Avustralya’yla Yeni Zelanda’nın kolonilikten bağımsızlığa geçiÅŸ süreçlerinde önemli bir dönüm noktası oluÅŸturdu. Bu iki ülkede bu olay halen Anzac Günü adı verilen özel bir günde anılmaktadır. Kanadalılar ise Vimy Ridge Muharebesi’ne benzer bir bakış açısıyla yaklaÅŸmaktadırlar. Dominyonların savaÅŸa olan önemli katkısı 1917 yılında Britanya baÅŸbakanı David Lloyd George’un dominyon baÅŸbakanlarını 1917 yılında emperyal politikaları düzenlemek için toplanan Emperyal SavaÅŸ Kabinesi’ne çağırmasıyla hükümet tarafından da onaylanmış oldu.1919 yılında imzalanan Versailles AntlaÅŸması’yla imparatorluk eklenen 4,700,000 kilometrekarelik toprak ve 13 milyonluk nüfus ile en geniÅŸ sınırlarına ulaÅŸmış oldu.Almanya ve Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun kolonileri Ä°tilaf Devletleri arasında Milletler Cemiyeti mandaları olarak paylaÅŸtırıldı. Britanya Filistin, Ürdün, Irak, Kamerun’un bazı bölgeleri, Togo ve Tanganyika’yı aldı. Dominyonlara da kendi mandaları verildi: Güney Afrika BirliÄŸi Güney Batı Afrika’yı , Avustralya Alman Yeni Ginesi’ni ve Yeni Zelanda Batı Samoa’yı aldı. Nauru ise Britanya ve Pasifik’teki iki dominyonun ortak mandası yapıldı.

 

 Britanya’nın 1939 yılının eylül ayında Nazi Almanyası’na savaÅŸ ilan etmesi kraliyet kolonileri ve Hindistan’ı kapsasa da dominyonları otomatikman savaÅŸa sokmadı. Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda ve Güney Afrika kısa süre içerisinde savaÅŸ ilan etti; ama Serbest Ä°rlanda Devleti savaÅŸ boyunca tarafsız kalmayı tercih etti. 1940 yılında Almanya’nın Fransa’yı iÅŸgal etmesinin ardından 1941 yılında Sovyetler BirliÄŸi vsavaÅŸa girene dek BirleÅŸik Krallık Nazi Almanyası’na karşı tek başına kaldı. Winston Churchill ABD’nin askeri yardımı için ABD baÅŸkanı Franklin D. Roosevelt’i ikna etmek üzere baÅŸarılı lobicilik çalışmaları yürüttü; ama Roosevelt henüz Kongre’den ülkenin savaÅŸa sokulmasını istemeye hazır deÄŸildi. AÄŸustos 1941’de Roosevelt ve Churchill tüm halkların kendi yönetim biçimlerini seçmeye hakları olduÄŸunu belirten Atlantik Bildirisi’ni imzaladı. Bu ifade Almanya tarafından iÅŸgal edilmiÅŸ olan Avrupa ülkelerini mi, yoksa Avrupa ülkeleri tarafından sömürgeleÅŸtirilen bölgeleri mi kast ettiÄŸi net olmadığından daha sonraları Britanya, ABD ve milliyetçi hareketler tarafından farklı biçimlerde yorumlandı.

Aralık 1941’de Japonya Britanya’ya baÄŸlı Malaya’ya, Pearl Harbor’daki Amerikan deniz üssüne ve Hong Kong’a birbirinin hemen ardından gerçekleÅŸen saldırılarda bulundu. Bunun sonucu olarak ABD’nin savaÅŸa girmesini Churchill Britanya’nın zaferinin artık kaçınılmaz olduÄŸu ve imparatorluÄŸun geleceÄŸinin güvence altına alındığı ÅŸeklinde yorumladı; ama Britanya’nın Japonya’ya karşı muharebelerde kısa sürede teslim olması emperyal bir güç olarak itibarını geri döndürülemez biçimde zedeledi. Bunlardan en zarar verici olanı geçmiÅŸte ele geçirilemez bir kale ve doÄŸunun Cebelitarık’ı olarak nitelenmiÅŸ olan Singapur’un düÅŸmesiydi. Britanya’nın tüm imparatorluÄŸu koruyamayacağının fark edilmesi, Japon tehdidi altında olan Avustralya ve Yeni Zelanda’yı ABD’yle yakınlaÅŸtırmaya zorladı; bu yakınlaÅŸma savaÅŸtan sonra, 1951’de imzalanan ANZUS Paktı’yla sonuçlandı.Britanya ve imparatorluk Ä°kinci Dünya Savaşı’ndan galip çıksa da savaşın verdiÄŸi zararlar hem Britanya’da, hem de imparatorluÄŸa baÄŸlı diÄŸer bölgelerde büyüktü. Yüzyıllarca dünya üzerinde hâkimiyet süren Avrupa’nın önemli bölümü harabeye dönmüÅŸtü ve küresel gücün kaymış olduÄŸu ABD ve Sovyetler BirliÄŸi’nin ordularına ev sahipliÄŸi yapmaktaydı. Britanya iflastan 1946 yılında ABD’den aldığı 3,5 milyar dolarlık borç ile kurtuldu. Bu borcun geriödenmesi 2006 yılında tamamlandı.

 

BirleÅŸik Krallık tarihi hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız

bottom of page